"Dram" Kategorisinde Öneriler

Puana Göre Sırala

Jennifer Lopez’in oyunculuğu tartışmaya açık bir konu. Arkadaş arasında “bak Enough diye bir film var” dediğimde “ayy Jennifer Lopez başrolde ne izlicem” gibi tepkiler almışlığım vardır.. Bence güzel filmleri var, hele de 90ların sonu 2000lerin başında oynadığı filmlere başarılı bile denilebilir. Enough, bir kadının kendisi ve çocuğu için ne kadar ileri gidebileceğini anlatan, kurgusu özellikle dönemine göre çok iyi bir film. Çok mutlu bir evliliği olduğunu, hayallerinin adamıyla tanıştığını düşünen Slim’in hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamasıyla birlikte kendini ve kızını psikopat kocasından korumaya çalışma...

Son zamanlarda izlediğim en güzel Türk filmi 8 Saniye.. Yönetmen Ömer Faruk Sorak uzun bir senaryo ve prodüksiyon çalışması sonrası çekmiş bu filmi. Maalesef ki görsellik açısından biz Türklerin tek başına yapamayacağı kadar başarılı, yabancı ortaklı bir film olmasının avantajı burada devreye giriyor bence. Görüntüler, oyunculuklar harika ve çok gerçekçi. Başrolde, filmde de hikayesi anlatılan Esra İnal’ın bizzat kendisinin oynaması da bunun başlıca sebeplerinden olabilir. Ben fragmanı izlediğimde filmi tam olarak anlayamadım, hatta “tuhaf sahneler vardı korku filmi falansa izlemem” dedim. Birkaç yerde filmin...

Uzun süredir aklımda olan bir filmdi Lost in Translation. İki insanın yalnızlığını, dostluğunu, belki de aşkını en güzel anlatan filmlerden biridir. Sinefillerin asla es geçmeyeceği filmi henüz izlememiş olanlar var ise özellikle onlar için yazmak istedim. Bill Murray’nin harika oyunculuğu, Sofia Coppola’nın melankolik ve etkili yönetmenliği ile henüz 19 yaşında olan Scarlett Johansson’ı hayatımıza sokan film, iş sebebiyle Tokyo’da olan ve hayatlarından, iş ve eşlerinden uzaklaşmış, hayatın karmaşası içinde yalnız kalmış 2 insanın bir araya gelmesi ve birlikte belki de hayatın çok keyifli olabileceğini,...

Bu filmi izlemeye başlamadan önce zaten büyük beklentilerim vardı. Bunun sebebi filmin başrol oyunculuklarını yapan James McAvoy, Vincent Cassel, Rosario Dawson ve daha önce Trainspoitting, Slumdog Millionaire ve 127 Saat gibi filmlerin yönetmenliğini yapmış Danny Boyle’ dur. Filmin başlangıcı sıradan bir konuyla ilerleyecekmiş gibi gelirken işlerin karıştığı, sonraki sahneyi sürekli tahmin ettirmeye çalışan, biraz kafa karıştıran, düşündüren bir boyuta dönüyor. Böyle olunca da film beklentilerimi tamamiyle karşıladı. Siz de bu tarz filmlerden hoşlanıyorsanız Trance filmi sizin için güzel bir seçenek olabilir. Filmde cinsel sahnelerin...

Bazı filmler vardır hiç bir zorlama olmadan kendiliğinden bir sıcaklığa sahiptir, sevimli bir havası vardır. Begin Again’ de öyle doğal bir film. Bu filmi iyi yapan bir çok etken var. Mesela başrollerinde kaliteli filmlerde izlemeye alışık olduğumuz Keira Knigthley ve Mark Ruffalo olması, ciddi anlamda çok iyi şarkıların filmde yer alması ve hiç sıkmadan bir çırpıda kendini izletmesi diyebiliriz. Filmin çetrefilli bir konusu yok. Ağır dram ya da büyük bir aşk hikayesi de yok. Sanki hayattan bir kesit gibi samimi diyebiliriz. Ben izledikten sonra...

Bu gece (11.01) yapılacak olan Altın Küre ödül töreni öncesi aday filmlerden birini yazmak istedim. Maps to the Stars, Hollywood’un iç yüzünü anlatan tokat gibi bir kara film aslında. Hayatların, ahlakın ne kadar deforme olduğunu anlatmak için fazlasıyla sert bir hikaye kullanılmış, senaristlerin artık delilikte sınır tanımıyor olması hoşuma gitse de ‘sonunda film izleyerek delireceğiz’ diye düşünmeden edemiyorum.. Başrolde Julianne Moore var hem bu filmdeki hem de Still Alice adlı filmdeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında Altın Küre’de 2 adaylığı var (komedi ve...